Büyümenin tarifi
büyümek... Boyun uzaması, vücudun değişikliğe uğraması ve
hayatın aşırı demli çayına yana yakıla şeker aramaktır. Şeker ararken de
yılların senden aldıklarına yabancılaşmaktır aslında. oynadığın oyunlara,
ettiğin kavgalara, arkadaşlıklarına, arkadaşlarınla daldığın komşu bahçedeki
erik ağacına... hepsine yabancılaşmaktır büyümek. Aslında yabancılaşmak
zorundasındır. Yoksa sana hep çocuk gözüyle bakacaklardır. Zoruna gider bu
durum. Silersin bir anda bütün yaşadıklarını. Gömersin buz dağının en dibine.
Ben de öyle yapmıştım. En dipteydi; ama ufacık bir sallantıda hepsi yukarı
çıktı. Hiçbir şey yapamadım. Her şey üniversiteyi kazanıp, İstanbul'dan
Ankara'ya gelmemle baş gösteren bunalım yüzünden doktora gitmemle başladı. O
gün doktorun bana verdiği antidepresan çıkardı hepsini derinliklerden. Onun
sayesinde anladım şimdi çok mutsuz bir insan olduğumu. Onun sayesinde anladım
çocukluğun en güzel yaşam dilimini oluşturduğunu. Ben küçükken, her ne kadar refah
içinde yaşamasak da bahçemizdeki erik ağacıda ki erikleri bitirip, komşu
bahçedeki vişne ağacına saldırmanın ne güzel bir şey olduğunu anladım. O vişne
ağacı ki kendi başına yıkılmış, ceremesini çekmesi bana kalmıştı. Kahrolsun
suçsuz çocuklara kızan konu komşular. Öyle çok yaramaz çocuk değildim ben. En
büyük yaramazlığım komşu bahçedeki meyve ağaçlarından meyve toplamaktı. Bunun
dışında -kardeşi olanlar bilir- kardeşimle kavga kavga edip kafasını yarmaktı.
Kahrolsun kardeşinin kafasını yaran abiler. Bunlar dışında çok fazla araba
geçmeyen yolda top oynamaya bayılırdım. Gerçi evimizin karşısında eski
askeriye, yeni top sahası vardı. Ama annem orada ayyaşlar olduğu için bizi
göndermezdi. Biz gitmeyince arkadaşlarımızda gitmez, en nihayetinde bizim yokuşa
kalırdık. Şimdi belediye o sahayı yıkıp, paralı halı saha yapacak. Kahrolsun
çocukların oyun alanlarını yıkıp ticarethane yapan belediyeler. O yokuşta
hepimiz; Eto, Deco, Hakan, Tuncay, Nihat, Zidane, Ronaldinho'yduk. Bunlar
dışında benim hayatım hep evde geçti. Evde çizgi film biriktirirdim. Pokemon,
beyblade, Winnie-the-Pooh, mickey mouse gibi çizgi filmler bulunur
çizgibaramda. Peki ya siz? Siz ne biriktirdiniz? Ben söyleyeyim; biriktirmek
yerine buz dağının en derin yerinde bırakıp, üzerine eskimo gökdelenleri
kurdunuz. Hayırlı olsun gökdelenleriniz. İnşallah deprem olupta gökdelenleriniz
yıkıldığında, o derinlerde bıraktığınız şeyler gün yüzüne çıkmazlar, aynı
benimkiler gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder